Gölge Öğretmen Nedir?
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayınlanan genelgeye göre, tam zamanlı kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitimlerine devam eden tüm öğrenciler, ailenin talebi ve Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) Geliştirme Birimi’nin kararı doğrultusunda sınıf dışında kolaylaştırıcı kişi uygulamasından faydalanabilecektir. Ülkemizde halk arasında “gölge öğretmen” olarak geçen ve kaynaştırma öğrencilerinin sınıf içi uygulamalara ve derslere katılımına destek olan kişiler resmi kaynaklarda “kolaylaştırıcı kişi” olarak adlandırılmaktadır.
“Özel gereksinimli çocukların kaynaştırma/bütünleştirme eğitiminde faydalanılan gölge öğretmen nedir, gölge öğretmenin faydaları ve sınıftaki temel sorumlulukları nelerdir?” Tohum Otizm Vakfı Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu yanıtladı.
Çocuklar farklı hızlarda öğrenir ve bazı çocuklar okul öncesi ve ilkokul yıllarında ek desteklere gereksinim duyarlar. Gölge öğretmenin görevi burada başlar. Gölge öğretmen erken yıllarda, okul öncesi ve ilkokul döneminde, özel gereksinimli bir çocukla bireysel olarak çalışan yardımcı öğretmen olarak tanımlanabilir. Gölge öğretmen çocuk için öğrenme fırsatlarını belirlemek, güçlüklerle karşılaştığı öğretim ortamını uyarlamak ve çocuğun kendisine gereksinimi olduğu durumları fark etmek üzere yoğun ve nitelikli eğitim almış kişidir. Yarı profesyonel, yardımcı öğretmen, bazen de akran öğretici olarak da adlandırılabilen gölge öğretmen, genel olarak çocuğun akranları ile iletişim / etkileşim kurmasını ve sınıfta verilen görevleri tamamlamasını sağlar. Farklı öğrenme problemleri / güçlükleri olan çocukların özelliklerini temel alarak onları destekler. Akademik becerileri yanı sıra akranları ile sosyal etkileşimlerini, etkileşim kurmalarını sağlayacak sosyal davranışları anlamalarını ve uygun ortamlarda kullanmalarını destekler. Bulundukları ortamda kabul edilen kurallar ile oyun kurallarını öğrenmelerini ve kurallara uymalarını sağlar. Çocuğun temel kavramları öğrenmesini sağlayarak öğrenme sürecindeki açıklarını kapatır, kendine güven duyması için onu destekler, akranları ile olumlu ilişkiler kurması için yardım eder. Ayrıca öğrenmesi için onu cesaretlendirerek bağımsız olması için destek sunar, böylece derslerindeki sürekliliği de sağlar.
Özel gereksinimli çocukla bireysel çalışan gölge öğretmen, grup ya da bireysel olarak sosyal beceri öğretimi yapabilir. Kendinin ve diğerlerinin farkında olma, duyguları ve nedenlerini tanıma ve tanımlama, diğerlerinin bakış açısını alma, iletişim becerileri, arkadaşlık becerileri ve grupla çalışma becerileri gibi sosyal becerilerin öğretimini yapar ve çocuğun bu becerileri gerekli ortam ve durumlarda kullanmasını, genellemesini sağlar.
Her çocuğun özellikleri ve gereksinimlerinin farklı olması nedeniyle, gölge öğretmenin kullandığı yöntem, teknik ve stratejiler çocuğun özellikleri ve gereksinimlerine göre farklılaşır. Tüm gün boyunca çocukla birlikte okulda olması beklenen gölge öğretmenin rolü, çocuğun sınıf düzeyi, yaşı, eğitim geçmişi, öğrenme özellikleri ve sosyal-duygusal özelliklerini anlayarak, onun okul ortamına uyum sağlaması için yardım etmek, öğrenmesi ve gelişmesi için uygun stratejileri kullanmak olarak özetlenebilir. Son yıllarda sayıları artan gölge öğretmenler, genel eğitim ve bütünleştirme sistemi içinde önemli rol oynar ve çocuğun nitelikli eğitimden diğerleri ile eşit şekilde yararlanmasını sağlarlar.
Özel gereksinimli çocuk bütünleştirilmiş ortamlarda, gölge öğretmenden gereksinimleri doğrultusunda ek destek alarak akranları ile birlikte eğitime katılır, kendi hızında öğrenir ve öğrenmeye devam eder. Diğer taraftan gölge öğretmen, çocuğun gelişimini desteklemek konusunda hem ebeveynler hem de okul için önemli bir kaynaktır. Gölge öğretmenden beklenen yararların elde edilebilmesi ve çocuk için belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi için temel koşul, sınıf öğretmeni, ebeveyn ve gölge öğretmen arasında etkili ve güvene dayalı iletişim ve işbirliği sağlanmasıdır. Gölge öğretmenin olması ile ebeveynin sistemden ve eğitimden memnuniyeti, çocuğunun bireysel eğitim alması ve desteklenmesi nedeniyle artar.
Gölge öğretmen olacak kişinin uygun bir eğitim almış olması, özel gereksinimli çocukla bütünleştirme ortamlarında tüm gün boyunca çalışmak üzere yetiştirilmiş olması gereklidir. Uygun bir eğitim sürecinden geçmemiş kişilerin gölge öğretmen olarak çalışması ile sistem amacına ulaşamaz. Gölge öğretmenin amacı çocuğun bağımsızlığı artırmak ve olumsuz davranışlarla baş etmek olmasına karşın, iyi eğitim almamış öğretmen genellikle çocuğun yanında oturarak, ödevlerinde / görevlerinde ona yardım ederek bağımsızlığını artırmak yerine azaltabilir. Ayrıca fark etmeden çocuğun akranları ile doğal iletişimini sınırlandırabilir.
Gölge öğretmenin temel sorumluluğu, okul öncesi kurum ya da ilkokulda olan özel gereksinimli çocuğa ipucu sunmaktır. İpuçları en ılımlı şekilde sunulmalı, örneğin çocuğun yanında durarak “hadi git oyna” ya da “hadi yaz” yönergelerini çocuğa doğrudan sunmak yerine, bu görevleri yerine getirebilmesi için ipuçlarını (görsel ipuçları ya da etkinlik çizelgeleri) önceden hazırlayarak, beklenen görevin ipuçları ile yerine getirilmesini sağlamalıdır. Çocuğun bir etkinlikte yanlış yapmasını / yanlış davranışı sergilemesini beklemek ve davranışı düzeltmek yerine, etkinlik öncesinde ipuçlarını kullanarak beceriyi / davranışı / görevi kendi kendisine yapmasını sağlamalıdır. Bir masa başı etkinlikte, gölge öğretmen etkinlikte uyulması gereken kuralları önceden hatırlatarak, çocuğun arkasında durmalı (yanında değil) ve gerekirse / çocuğun gereksinimi olursa ipucu sunmalı ve beklenen görevi / beceriyi tamamladığı zaman ödüllendirmelidir.
Gölge öğretmen gerekli durumlarda evde öğretim yapması beklenebilir, çocukla çalışan profesyoneller, ebeveynler ve sınıf öğretmeni için destekleyici çalışma oturumları düzenleyebilir. Gölge öğretmenin sorumlulukları şöyle özetlenebilir:
- Özel gereksinimli öğrencinin sınıf ortamında uygun davranışları sergilemesini sağlar,
- Gerekliyse sınıf içi ödevlerini ve görevlerini tamamlaması için çocuğa rehberlik eder,
- Çocuğun bireyselleştirilmiş eğitim planındaki öğretimsel hedeflere ulaşmasını sağlar,
- Çocuğun gelişmesi ve öğrenmesine ilişkin veri toplar,
- Çocuğun gelişmesi ve öğrenmesi ile ilgili bilgileri ebeveynlere, okul idaresine ve diğer paydaşlara düzenli olarak sunar.
Bir çocuğun gölge öğretmeni olmasına, sınıf öğretmeni, rehber öğretmen, varsa özel eğitim öğretmeni ve ebeveynden oluşan bir ekip tarafından karar verilir. Öğretmen ya da ebeveyn bu ekibe başvurarak, çocuğun bir gölge öğretmeni olmasını talep edebilir.
Gölge öğretmenin sorumluluklarını yerine getirmesi için belli dersleri içeren bir eğitim programını tamamlamış olmalıdır. Derslerde yetersizlik türleri ve farklı yetersizlikleri olan çocuklarla çalışmak konusunda bilgi ve beceri sunulmalıdır. Otizm spektrum bozukluğu, hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı, gelişimsel yetersizlikler ve özel öğrenme güçlükleri bu dersler arasında yer almalıdır. Ayrıca çeşitli konu, bilgi ve becerilerin nasıl ve hangi yöntemlerle öğretildiği de konusunda da bilgi sunulmalıdır. Gölge öğretmen çocuk gelişimi, erken çocukluk eğitimi ve / veya özel eğitim öğretmenliği alanlarında eğitim almış olmalıdır. Ancak önemli olan gölge öğretmen adaylarının mutlaka sınıf içi uygulama deneyimleri olmasının sağlanmasıdır. Nitelikli eğitim almış olan gölge öğretmenler, özel gereksinimli çocuğun sadece yetersizliklerine değil, güçlü yönlerine de odaklanarak, çocuk için gerçekçi öğretimsel hedefler belirleyecek, sınıf öğretmeni ile iş birliği ile çalışabilecek ve farklı öğretim yöntemlerini kullanarak çocuğun öğrenmesini sağlayacaktır.
Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu tarafından hazırlanan “Türkiye’de Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar ve Bütünleştirme” raporuna erişmek için tıklayın.
Yetişkinlik Döneminde Otizm Spektrum Bozukluğu
Otizm, yaşam boyu süren nöro-gelişimsel bir farklılıktır. Son yıllarda otizm ile ilgili güncellenmesi gereken bir bilgi var: Otizm genellikle çocukluk dönemiyle ilişkilendirilse de, son yıllarda bireylerin yetişkinlik döneminde de otizmin belirtilerini ve zorluklarını yaşadıkları görülmektedir. Otizmli yetişkinler aslında çocukken de otizmlidir, ancak, çocukluk döneminde otizmin belirtileri gözden kaçmış ve tanı almadan yetişkinlik dönemine değin yaşamlarını bir şekilde sürdürmüş olabilirler.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bir sivil toplum kuruluşu olan Autism Speaks’in 2023 yılında yayımladığı Yetişkin Otizm Tanı Kiti’nde (Adult Autism Diagnosis Tool Kit) kendilerine başvuran kişilerin %10’undan fazlasının otizmli yetişkinlerden oluştuğu belirtilmiştir. Otizmin çocuklarda görülme sıklığı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (Centers for Disease Control Prevention) 2023 yılında yayınladığı en güncel verilere göre 36’da 1’dir. Autism Speaks’ın 2024 verilerine göre ise ABD’de her 45 yetişkinden 1’i otizm tanısına sahiptir.
Otizmli yetişkinler, yetişkinlik döneminde çocukluk dönemindekine benzer otizm belirtileri yaşayabilirler. Bu nedenle otizm tanı ölçütlerinde belirtilen sosyal etkileşim, sözlü ve sözsüz iletişim ve tekrarlayan/takıntılı davranışlardaki ayırt edici özellikler dikkate alınmalıdır. Çünkü bu belirtiler çocukluk döneminde fark edilmemiş olabilir. Ayrıca bazı otizmli bireyler, otizm belirtilerini bilinçli veya bilinçsiz olarak gizlemek ya da bastırmak için “maskeleme” adı verilen bir strateji kullanabilirler. Bu durum, çevrelerindeki bireylerin onların otizmli olduğunu fark etmesini zorlaştırabilir.
Yetişkinlerde otizm ve ilgili nöroçeşitlilik özellikleri hakkında artan farkındalık sayesinde günümüzde otizm tanısı alan yetişkin bireylerde artış olduğu görülmektedir.
Nöroçeşitlilik, insanların beyinlerinin ve sinir sistemlerinin farklılıklarını insan biyolojisinin normal bir parçası olduğunu kabul eden bir kavramdır. Nöroçeşitlilik hareketi, bilişsel farklılıkların biyolojik çeşitliliğin bir parçası olarak değer görmesi ve kabul edilmesi gerektiğini savunur. Nöroçeşitlilik terimi başlangıçta daha çok otizmi ifade etse de zamanla DEHB, disleksi gibi diğer bilişsel farklılıkları da kapsar hale gelmiştir ve bu tanılara dair toplumsal algının değişmesine katkıda bulunmuştur.
Yetişkinlik döneminde görülen otizm belirtileri aşağıda sıralanan biçimde sınıflandırılmıştır. Hiçbir otizmli bireyin bu belirtilerin tümüne sahip olmadığı da akılda tutulmalıdır.
- Sosyal Etkileşim Sorunları:
- Sosyal çevrelerden dışlanmış hissetme veya çevreye uyum sağlayamama
- Başkalarının ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamada zorlanma
- Göz devirme, omuz silkme, yüz buruşturma ve diğer duygusal ifadeleri içeren sözel olmayan ifadeleri anlamama veya yanlış anlama
- Başka bir kişinin bakış açısını görememe, anlayamama
- Karşısındaki ile kişisel mesafeyi ayarlayamama, fiziksel olarak çok yakın olma ya da fiziksel temastan aşırı rahatsız olma
- Göz teması kurmaktan kaçınma ya da hoşlanmama
- Sosyal ortamlarda yüksek düzeyde kaygı yaşama
- Sosyal ortamlardaki herkesçe bilinen kuralları ya da sosyal işaretleri takip etmede zorlanma
- Arkadaşlık kurmada ve sürdürmede zorlanma
- İletişim Farklılıkları:
- Karşılıklı konuşmaları takip etmekte zorlanma
- Sohbet konusunu yakalamakta veya sohbete dahil olmakta zorlanma
- Favori konularında uzun süre monolog yapma
- Duygularını ifade etmekte zorlanma
- Deyim, mecaz ve atasözlerini anlamakta zorlanma
- Sessiz olunması gereken ortamlarda gürültülü olma
- Ev, iş ve sosyal çevre fark etmeksizin aynı tonda konuşma
- Tekrarlı/Takıntılı Davranışlar:
- İlişkisiz durumlarda sallanma ya da volta atma gibi ilişkisiz hareketler yapma ya da kendi kendine belirli sesler/sözcükler çıkarma
- Eşyaları sabit bir düzende tutmayı isteme, düzenleri değiştiğinde aşırı rahatsız olma
- Duygularını ve tepkilerini düzenlemede zorlanma
- Günlük rutinlerine bağlı olma, esneyememe,
- Rutinlerinde ya da beklentilerinde ani değişiklikler olduğunda öfke patlamasına varan tepkiler gösterme,
- Yoğun ve takıntı düzeyinde ilgi alanlarına sahip olma* (Ör. makinelere, tarihi dönemlere ya da koleksiyon parçalarına ilgi duyma vb.)
- Bir konuda aşırı derecede ayrıntılı bilgilere sahip olma
- Beklenmedik bir durum karşısında öfke patlaması yaşama
*Yoğun ilgi alanlarının yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkileri de olabilir. Hatta kimi durumlarda birey için istihdam fırsatına dahi dönüştürülebilir.
Diğer Belirtiler:
- Birkaç zorlu akademik alanda çok başarılı olma (Bazı otizmli bireyler bazı alanlarda çok iyi olabilirken, diğer alanlarda başarılı olmakta büyük zorluk çekebilirler)
- Dinleyerek ya da görsel olarak öğrenme
- Karmaşık ve detaylı bir konuyu hızlı öğrenme ve uzun süre akılda tutma
- Başkaları tarafından “akademik” ya da “eksantrik” olarak tanımlanma
- Kendi başına takılmayı tercih etme
- Sakar gibi hissetme ya da vücut koordinasyonunu sağlamada zorlanma
- Diğer insanların dikkat etmediği küçük detaylara ya da örüntülere hakim olma
- Ağrı, ses, temas ve koku gibi duyusal uyaranlara karşı aşırı hassas ya da aşırı duyarsız olma
Otizm tanısı alan yetişkinler günlük yaşamda yaşadıkları kaygı, sosyal yalnızlık, ilişki sorunları ve iş yaşamına uyum gibi konularda çeşitli düzeylerde desteğe gereksinim duyarlar. Ayrıca, yetişkin otizmlilerin yüksek kaygıları nedeniyle ilaç tedavisi ve davranışsal terapi gereksinimleri de olabilir, savunu ve destek gruplarına da üye olabilirler.
Çocukluk döneminde olduğu gibi yetişkinlik döneminde de uygulamalı davranış analizi (UDA) olarak adlandırılan disiplinde yer alan pek çok ilke ve stratejiden yararlanılabilir. UDA, davranışların öncesinde ve sonrasında yer alan çevresel özelliklerin sistematik şekilde düzenlenmesiyle yeni davranışların öğretilmesi, uygun olmayan davranışların da uygun davranışlarla değiştirilmesi ya da ortadan kaldırılması sürecidir. UDA; otizmi olan çocuklar için, bilimsel dayanakları en güçlü biçimde ortaya konmuş uygulama ve müdahale tekniklerini içerir. Yetişkin otizmli bireyler UDA ilkelerini aşağıda sıralanan adımlarla uygulayabilirler:
- Bireyin sahip olmak istediği hedefleri listelemesi: Hedefler gözlenebilir ve ölçülebilir biçimde yazılmalıdır. Örneğin “kabul edilebilir sosyal becerilere sahip olmak” çok geniş bir ifadeyken, “sohbet sırasında arkadaşım sözünü bitirene kadar konuşmadan beklemek” daha gözlenebilir bir ifadedir.
- Hedefleri önceliklendirmesi: Tüm hedeflere aynı anda ulaşmak gerçekçi olmayabilir. Bu nedenle günlük yaşamda en sık kullanılacak hedefle başlamak ya da en zorlanılan davranışı değiştirmek daha işlevsel olacaktır.
- Hedef davranışa ulaşmak için bir strateji belirlemesi: Bunun için UDA’ya dayalı stratejilerden yararlanmak gerekir. Hedefleri hatırlatacak davranış kontrol listeleri, görsel hatırlatıcılar, beceri analizi listeleri, kendini izleme araçları vb. kullanılabilir. Ayrıca, rol oynama ve prova yapma stratejileri de kullanılabilir ve hedefler gerçekleştikçe birey kendini ödüllendirebilir.
- Günlük yaşamda pratik yapması: Hedeflenen davranış farklı ortamlarda ve farklı kişilerin varlığında da kullanılarak pratik edilmelidir.
- Her zaman bir B planın olması: Günlük yaşam sürprizlerle doludur. Her şey planlandığı gibi gitmeyebilir. Örneğin bireyin çok severek gittiği ve hep aynı masasında yemek yediği restoranda o gün o masa dolu olabilir. Birey bu tür beklenmedik durumlara hazırlıklı olmalıdır.
- Kendini izlemesi, değerlendirmesi ve kazanımları olduğunda kendini ödüllendirmesi: Hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendirme ve ulaşılan hedef için bireyin kendisini ödüllendirmesi önemlidir. Ulaşılan hedeflerin yerine yenileri belirlenebilir, ulaşılamayan hedefler için de ara basamaklar konulabilir ya da hedef ulaşılabilecek bir forma getirilebilir.
- Autism Speaks – https://www.autismspeaks.org/
- The Autistic Self Advocacy Network (ASAN) – https://autisticadvocacy.org/
- The National Autistic Society (NAS) – https://www.autism.org.uk/
- Assosiciation for Autism and Neurodiversity (AANE) – https://aane.org/autism-info-faqs/faq